Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Para nasıl kazanılır?

Etrafı gözleyip şöyle ufak bir analiz yaptıktan sonra, hepimiz çok rahatlıkla anlayabiliriz ki; herkes paranın peşinde. Hepimiz deliler gibi zenginlik hayalleri kurup, yaptığımız işlerden ne zaman kurtulacağımızı düşünüp duruyoruz. İşe gitmesek, trafik çekmesek, patronun suratını görmesek ama maaşlarımız yatsa biz de yan gelip yatsak diyoruz. Ama hayallerimiz bile maaşlarımızla sınırlı. Çünkü sistem maaşın ötesinde para kazanmamıza izin vermiyor. Maaşlar da temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar yettiğinden, olduğumuz yerde sayıp duruyoruz. Sosyal medyaya bir bakıyorum, herkes bir şeyler satmaya çalışıyor. Ah diyor bu hesabı şöyle bir 50000 kişi takip etse, birileri de bana reklam verse, ben de oturduğum yerden çok para kazansam. Çünkü tüm sanatçılar öyle yapıyor. Bazıları da kendi işini kurma peşinde. 2 yıl önce bakkal açan akrabasının çok zengin olduğunu ama kimseye çaktırmadığını düşünüyor. Ne de olsa parayla imanın kimde olduğu belli olmuyor. Zaten esnaf milleti değil mi, d...

Türkiye'de araba kullanmak sanattır.

Türkiye'de kadın şoför olmak: Anahtarlarım nerede? Yok burada da değilmiş. Bu çantada nasıl bulacağım şimdi ya. Dur şu makyaj malzemelerini kenara ayırayım. Mendil bu tarafa, cüzdan diğerine. Heh buldum. Hadi kırmızı bebek, bugün de buluştuk, işe girmeye hazır mısın? Kapıları da kilitleyelim. Şu adam ne tuhaf tuhaf bakıyor bana öyle? Ayh her seferinde nazar ediyor, yola çıkacakken elim ayağıma dolanıyor. Akşamları da aynı bu herif, park ederken kafamı karıştırıyor. Neyse ya taktığıma değmez. Yola çıkabilirim. Saçlarım nasıl gözüküyor? Güneş gözlüklerini de takalım. Topuklu ayakkabıları kenara bırakalım. Güneş gözlüklerim nerdeydi? Heh burdaymış, tamamdır. Radyoyu da açtık mı yola çıkabiliriz. Ay ay ay, arabanın üzerine çıkacak nerdeyse gerizekalı! Bu erkekler anca kavga etsinler, hiç biri araba kullanmaktan anlamıyor. Sırf stresler. Hızlı kullanıp riske giriyorlar. Bak bak arabada çocuk var, adamın yaptığı harekete bak! Ay bak durdu yine trafik. Dur şu rujumu tazeleyeyim o arad...

Ben 23 yaşına kadar çay sevmediğimi zannettim !

Biz 4 kız kardeşiz, aynı evde aynı odada büyüdük. Çok keyiflidir kız kardeşi olması insanın. Kıyafetlerinizi rahatlıkla paylaşır; birlikte güler, birlikte ağlarsınız. Yetişme tarzımız gereği dördümüz de uslu çocuklardık. Annem yüz ifadeleriyle anlatırdı bize yapmamız gerekeni kalabalık ortamlarda. Bizde de o isteğin aksini yapabilecek bir cesaret asla olmazdı. Tüm çevresi de takdir ederdi annemi, düzgün yetiştirdiği, uslu çocuklarından dolayı. Bol bol günlere giderdik. 5 çaylarının yanında yenilen hamur işlerinin haddi hesabı yoktu. Şimdilerde hatırlıyorum da, kadınlar toplanıp birbirine yaptıkları bu yiyeceklerin tarifini verirlerdi. Lakin bu yiyeceklerin yanında biz asla çay içemezdik. Ev sahibi sorar: "Çay içer misin?. Sen daha ağzını bile açamadan annem müdahale edip "O çay sevmez!" derdi. O lafın üzerine sıkıyorsa sev çayı... Ben 23 yaşına kadar çay sevmediğimi zannettim! Haklıydı tabi annem, 4 çocukla başka türlü baş edilemezdi. Çay içmeye kalksam dökme iht...

Sana da çok takı takıldı mı düğününde?

- Geçen gün de Ayşe'nin oğlunun düğününe gittik. Yemekli yaptılar. Ay o giydiği kıyafet neydi öyle, çok şişman göstermiş. Hele gelinin makyajını berbat yapmışlar. Diyalog hiç yabancı gelmedi değil mi? Hepimizin mutlaka duyduğu sözler bunlar. Bazen de kendimizi bu diyaloğun içerisinde bulduğumuz bile olmuştur. Çünkü değer yargılarımız o kadar saçma ki, sadece etrafa göstermek için yapılan, düğün denilen ve hiç kimseyi mutlu etmeyi başaramamış bir ortama bile ömrümüzü harcıyoruz.  - Amaaan hayatında bir kez oluyor. Hevesin kalmasın! Her şeyi yap! Anneler kızlarına kendi yapamadıkları ne varsa yaptırmaya çalışıyor. Hatta işin içine anneanneler bile giriyor. Kimse mutluluğun peşinde değil.  Takılan takı öyle önemli ki, herkes buna odaklanıyor. Kimse hesabını sormuyor "Gelin satılık mı?" diye. Eğer çok şey takıldıysa ballandıra ballandıra anlatılıyor başkalarına. Az takı gelenin de vay haline... İşin yoksa ömür boyu düşün değersiz miyim ben, çok ucuza gittim di...