Sana da çok takı takıldı mı düğününde?

- Geçen gün de Ayşe'nin oğlunun düğününe gittik. Yemekli yaptılar. Ay o giydiği kıyafet neydi öyle, çok şişman göstermiş. Hele gelinin makyajını berbat yapmışlar.

Diyalog hiç yabancı gelmedi değil mi? Hepimizin mutlaka duyduğu sözler bunlar. Bazen de kendimizi bu diyaloğun içerisinde bulduğumuz bile olmuştur. Çünkü değer yargılarımız o kadar saçma ki, sadece etrafa göstermek için yapılan, düğün denilen ve hiç kimseyi mutlu etmeyi başaramamış bir ortama bile ömrümüzü harcıyoruz. 

- Amaaan hayatında bir kez oluyor. Hevesin kalmasın! Her şeyi yap!

Anneler kızlarına kendi yapamadıkları ne varsa yaptırmaya çalışıyor. Hatta işin içine anneanneler bile giriyor. Kimse mutluluğun peşinde değil. 

Takılan takı öyle önemli ki, herkes buna odaklanıyor. Kimse hesabını sormuyor "Gelin satılık mı?" diye. Eğer çok şey takıldıysa ballandıra ballandıra anlatılıyor başkalarına. Az takı gelenin de vay haline... İşin yoksa ömür boyu düşün değersiz miyim ben, çok ucuza gittim diye. Türk kadını bu, acıların kadını yani, torunlarına bile anlatacak bu herif beni çok ucuza aldı diye. Peki kimse sormayacak mı bu kadın satılık mı diye?

Kadına paha biçilebilir mi altınla, parayla, eşyayla, mülkle? Gelinlik beyazıyla masumiyetin simgesiyken, belirleyebilir mi fiyatıyla kadının değerini?

Ne çok takı takılınca evin hizmetçisi olur, ne de hiç takılmayacak kadar da değersiz. İki bilezikle ömür boyu ev temizletecek varlık değildir elbet. Davulla zurnayla alıp, havuz başında düğün yapınca sahibi olunmaz kimsenin. Kadın kadındır en değerli haliyle.

Karnından sıpayı sırtından da sopayı eksik etmeyen zihniyetse kadının değerini öğrenmelidir en kısa sürede çünkü erkek sattıkça satar, kadın sardıkça sarar can verir. Düğünde etrafa göstererek saçılan parayla erkek olunmaz, sahip çıkmaktır erkeğin sebebi.

Sevilmelidir kadın en yaralı haliyle; parmağına, koluna, boynuna aşk takılır ancak. Ve parayla ölçülmez bir insanın değeri.

Yani düğünler Ayşe Teyzenin değer yargıları için önemlidir. Bizler için değil. Kocaman süslü davetiyelerinizi siz ona verin, bana bir haber verseniz yeter. En yargısız halimle gelir iki göbek atar dönerim. Kıyafetiniz, saçlarınız umrumda olmaz. Mutlu olmanızı dilerim içtenliğimle... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden hep kötüler kazanır?

İtiraf ediyorum; ben bir homofobiğim.

Korku İmparatorluğu