Günümüz çalışan kadınının ezilmesi

Ataerkil toplumların çok büyük bir problemidir kadınların yaşamı. Problem diyorum, çünkü hala kendi değerini farkedememiş bir sürü kadınla dolu etrafımız. En bilgilisinden en eğitimsizine kadar tüm kadınlar hala psikolojik ya da fiziksel şiddet görmekte ve hala yaşam şartlarının kötülüğüyle mücadele etmektedirler.

Bu konu zaten milyonlarca kez incelenmiş, dile getirilmiştir. Her gün kadına yönelik şiddeti içeren bir sürü haberle de pekiştirilmektedir.

Tüm bunların haricinde değinmek istediğim konu, aslında şu an kimsenin dikkatini çekmeyen, günümüz çalışan kadınının ezilmesi problemidir.

Bir çoğumuzun annesi ev hanımı olduğundan ve hayatlarını istedikleri gibi idame ettiremediğinden bizlerin çalışan kadın olmamız, ve boşanma durumu söz konusu olduğunda ayakta durabilmemiz ihtimaline karşı yetiştirdi. Bu kavram aklımızdayken okuduk, büyütüldük ve çalışıyoruz. Buraya kadar her şey elbette çok güzel. Yine bu günler için geçerli olan erkek olma durumu da evini geçindirmekten, düzgün çalışmaktan, ailesini kimseye muhtaç etmemekten geçiyor elbette. Ancak bu iki kavramda göz ardı edilen çok büyük bir sorunla karşı karşıya toplum ve hiçbir sosyal medya paylaşımında hala herhangi bir isyana denk gelmedim.

Kadın çalışmaya başlayınca, erkeklere de bir rehavet çökmeye başladı çok ciddi anlamda. Evi geçindiren, ihtiyaçları karşılayan taraf da kadın olmaya başladı. Oysa erkeklerin tek sorumluluğu ev geçindirmekti ve şimdi çok az erkek bunu yapıyor. Eskiden eşinin çalışmasına izin vermeyen adamlar, şimdi tanıştığı kadına ne iş yaptığını soruyorlar.. Bu esnada iş bölümü dağılımında da bir değişiklik yok tabi. Hala yemekten, evin temizliğinden ve çocuk bakımından kadın sorumlu. Kadındaki annelik iç güdüsüne bağlı sorumluluk duygusu, iş ortamında da başarılı olmasını sağladı ancak kadının bu başarısı dahi onu ezmeye devam ediyor.

Şimdi çevrenizdeki bir çok aileye bakın; erkekler oturuyor, işte başarılı değiller, işten çıkmak için bir sürü bahaneleri var, daha rahatlar çünkü evin eksiği yok ve hayat devam ediyor. Kadınlarsa durmadan eşlerinin kart borçlarını ödeme çabası içindeler. Bunun yanında psikolojik ve fiziksel şiddet de devam ediyor.

Kadın ve erkek birlikte markete gittiklerinde, kadın evin en temel ihtiyaçlarını sepete atıp fiyat hesaplaması yaparken, erkek de akşam keyif yaparken ne içeceğini düşünüp, onu almaya çalışıyor.

Hal böyle olunca sistem de boş durmuyor elbette. Eskiden sadece erkek çalışırken geçindirilen evi, iki kişi çalışsa bile geçinemez hale getirdi. Yani artık kadının işten çıkması da söz konusu değil. Annelik iç güdüsüyle evini riske atamaz, hatta pis de bırakamaz, yemeksiz de.

İşin en kötü yanıysa bu durumun çevremdeki genç, yaşlı herkes tarafından kanıksanmış olması ve çare dahi aranmamasında. En modern ve güçlü görünen kadın dahi etrafındaki erkekler tarafından farkında olmadan ataerkil toplumun dayatmasıyla sömürülmeye devam ediyor. Yani anlayacağınız durum önüne geçilemeyecek boyutları çoktan aştı.

Eskiden anahtarla kapıyı açmayı bilmeyen çocukların artık anahtarları var. Annelerini akşamdan akşama görebiliyorlar. Anne sevgisi eksik olan bir sürü de insan yetişiyor böylelikle. Bu kadar çok sorumluluğun altında da elbette eksik bir şeyler çıkıyor ve yine kadın bunu farkettiğinde de yetişemediği için kendini suçluyor. Yani kadının bu dünyada yapılacak o kadar çok işi var ki, ölümünü bile geciktiriyor. Durum önü alınamaz bir boyuta çoktan ulaşmış. Yani düzeltilebileceği konusunda hiç umudum yok.

Bence biz göremeyiz ama, en azından bizden sonraki nesil için anaerkil toplumların çoğalmasını ve kadının artık hak ettiği yeri ve değeri bulmasını diliyorum. İşte o zaman dünya gerçekten yaşanılası bir hale gelecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden hep kötüler kazanır?

İtiraf ediyorum; ben bir homofobiğim.

Korku İmparatorluğu